Kendini Tanımak ve Eğitim Sistemimiz Üzerine


Bu yazı benim için oldukça önemli bir yere sahip. Aslına bakarsanız kendi içimi döktüğüm her yazı benim için çok önemli. Çünkü iç dünyamı bir yazıya yansıtmak, hala tam olarak kendimi keşfedememiş ben için oldukça zor.

Özellikle eylül ayına girmemizin ardından içimde büyük bir huzursuzluk oluşmaya başlamıştı. Nedenini çok da uzakta aramamıştım. Bu, her sene eylül ayı klasiğine dönüşmüş bir huzursuzluktu artık benim için. Okulların açılacak olmasını bilmenin verdiği huzursuzluk.


Şu ana kadar içimdeki boşluğu her zaman sorguladım ve gördüm ki bu boşluğu en çok hissettiğim anlar kendim gibi olamadığım, istediğim şeyleri yapamadığım anlardı. İnsan, kendinden uzaklaştıkça ve bunun da bilincinde olunca içini pişmanlık, öfke, üzüntü ve daha birçok karamsar duygu kaplıyor. Peki bunun en büyük nedeni ne sizce? Ben sizin yerinize cevaplayayım, eğitim sistemimiz.


Normalde okullarımızın bizi hayata hazırlaması gerekiyordu. Hiç değilse bize söylenilen buydu. Fakat tonlarca saatlik derslerle bize kim olduğumuzu unutturan bu sistem, daha kimliğimizi bile tanımaya izin vermezken bizi nasıl hayata hazırlayacak? İnsanın tam da kişiliğinin ve bedeninin değiştiği bu zamanlarında daha kendimiz ile tanışmamıza bile izin verilmiyor.
''Ama bunu bilmek önemlidir, köklerini bilmek. Kişilik olarak nereden başladığını bilmek. Eğer bilmezsen bütün hayatın sana gerçek değilmiş gibi görünür. Tıpkı bir puzzle gibi, anladın mı? Sanki şu an ortasında olduğun bir hikayenin başını kaçırmışsın gibi'' Khaled Hosseini, Ve Dağlar Yankılandı
Sağlam olmayan kafadan sağlam fikirler de çıkmaz. Her zaman aklımızın köşesine yerleştirilen ders endişesi bir saniye bile peşimizi bırakmazken nasıl yaratıcılığımızın sınırlarını zorlayabilir ve içinde yaşadığımız dünya için faydalı fikirler üretebiliriz ki? Herhangi bir sosyal aktivite yaparken bile ilk düşündüğümüz şey bunun derslerimize olan etkisi oluyor. Geçen sene Joseph Murphy'nin Bilinçaltının Gücü adlı kitabını okurken en çok ilgimi çeken kısmı sizinle paylaşmak istiyorum.

Tam olarak doğru hatırlamayabilirim fakat şöyle ki kitapta benliğimizi ve hayattaki kazançlarımızı çok büyük basamaklı sayılarla özdeşleştiriyordu. Bunu biraz daha konumuza uyarlayacağım. 1000000 sayısını ele alalım. Burada en baştaki 1 bizim kendi benliğimizken yanındaki 0'lar sayının değerini kat kat arttırıyor. Fakat biz baştaki 1'i yani benliğimizi oradan çektiğimiz an geriye 0'lar kalıyor. Bu da bir hiç demek. İşte bizim sistemimiz de bize 1'imizi katmadan direk 0'lar ekleme çabasında. Sonrasında ise neden toplum olarak bunalımda olduğumuzu sorgulayan araştırmalara tanık oluyoruz.

'Hey Teacher' by devilworks / Demiant Art

Öğretmenlerimizi de es geçmemek lazım. İyi niyetli olanlara kesinlikle bir sözüm yok. Zaten öyle insanların varlığı bizim hayatımızdaki en güzel şeylerden biri fakat bazıları da var ki sizinle etkileşimde bulunduğu her saniye ruhunuzu emiyor sanki. Elinde not verme yetkisi var diye göz göre göre bu insanların bize zorbalık yapmasına izin veriyoruz. Şu an okullardaki zorbalığın nedenini arayan milyonlarca makalenin hiçbirinin bu zorbalığın ana kaynağını görebildiğini sanmıyorum. Yeni nesil sizin eserinizdi hani? İnsan nasıl konuşmayı diğer insanlardan taklit ederek öğreniyorsa kötü birisi olmayı da başkalarından taklit ederek öğreniyor. Şu anki eseriniz iç dünyanızın dışa vurumundan başka bir şey değil.

Ayrıca bundan iki önceki paragrafta bahsettiğim 1000000 sayısı ve benlik konuları hakkında demek istediğim birkaç şey daha var. Motivasyon olmadan insanın tek bir adım atamayacağı kuşkusuz bir gerçek. İşte bu okul dönemi boyunca bizde sürekli oluşturulan motivasyon da şimdi çalışırsak gelecek de güzel bir hayatımız olacağına yönelik. Burada kastedilen şeyin zenginlik ve beraberinde gelen diğer şeyler olduğuna dair hiçbir şüphe yok. Peki biz şu an ne için çalışıyoruz? İlerde kocaman bir ev sahibi olmak için mi? Canımız ne almak isterse onu almak, ne yemek istersek onu yemek için mi? Farkında mısınız bilmiyorum ama bütün bu istekler 1'in yanındaki 0'ı arttıracak türden istekler. İstediğimizi sandığımız şeyler bile gerçekten istediğimiz şeyler değil. Bunların hiçbiri bizi tanımlayacak şeyler değiller. Olmasınlar demiyorum ama biz en baştaki 1'imizi oluşturamadığımız sürece ileride eğer ki şu anki yolumuzda başarılı bir şekilde ilerlersek depresif cebi dolu insanlar olacağız.

Gelecekte, bize daha iyi davranılması dileğiyle...

'' Önce git kendini bul, böylece beni de bulabilirsin.'' Mevlana Celaleddin Rumi

Böylece, bir yazının daha sonuna geldik. Umarım beğenmişsinizdir. Beğendiyseniz bloguma abone olmayı ve diğer yazılarıma göz atmayı unutmayın. Hoşçakalın :)

(Not: Dünya'yı gezme hayali olanlara hiçbir lafım yok, gezmek dünyada yapılabilecek en iyi aktivite olabilir.)





















Yorumlar

  1. Hayatımda okuduğum en güzel makalelerden biri. Belki sorun benim fazla makale okumamış olmamdadır ama gerçekten çok etkileyici ve gerçekleri anlattığı için hoşuma gitti. Ne de olsa gerçekleri konuşmayı herkes sever.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bizim Rick and Morty Sevdamız

The Truman Show ve Alegorizm

MY TOP 75 ALBUMS OF ALL TIME