MADONNA: Queen Of Pop




Pop'un kraliçesi Madonna 16 Ağustos itibarı ile artık 60 yaşına girdi. 30 yılı aşkın kariyerinin her bir dönemi, biz dinleyicileri için ayrı özel. Bu yazımda da Madonna'yı bu kadar özel kılan şeyin ne olduğuna yoğunlaşacağız.

Yazıya, beni Madonna dinlemeye en çok iten etkenle başlamak istiyorum. Dinlediğim ilk şarkısı Like A Prayer'dı. Bilenler bilir bilmeyenler içinse söyleyeyim; Like A Prayer, müzik videosu yüzünden Madonna afaroz edildi. Ortaokula giden ben için bir sanatçının çektiği video yüzünden afaroz edilmesi bile büyük bir şeyken, Madonna'nın bunların hiçbirini önemsemeyip yine de demek istediği şeyleri demeye devam etmesi, sanatının anlamından vazgeçmemesi hatta ve hatta bu olaylarla sanatını daha da anlamlandırmasıydı, Like A Prayer'daki büyü.


Sanırım şu ana kadarki hiçbir pop sanatçısı onun kadar cesur olamamıştır. Like A Prayer ve çok daha ünlü şarkılarıyla o dönemki zirve noktasına ulaşan kariyeri, 1992'de yayınlanan Erotica ile ağır bir darbe aldı. Şu an için çok da büyük bir sansasyon olmasa da (ki hala çok müstehcen bir albümdür) o dönemin şartları göz önünde bulundurulduğunda ortalığı kızıştıran ve arkasında büyükçe bir ''Madonna'dan nefret etme'' modası bırakan bir albüm. Fakat şimdi albüm hakkında değil albüm dönemi hakkında yani 1990-1994 arası dönem hakkında konuşmak istiyorum.


Oldukça provokatif ve cinsel içerikli olan Erotica'yı yayınlarkenki bütün amacı toplumdaki cinsellik tabusunu yıkmaktı. Fakat dediğim gibi bu bir tabu olduğu için albümün değeri o zamanlar neredeyse hiç bilinmedi. Aynı dönem yayımlanan S.E.X. adlı fotoğraf albümünde birçok çıplak fotoğrafı bulunuyordu. Bütün bunlar sonucu toplumdan yediği baskıyı ve 'kötü kadın' ilan edilişini 2016 yılında Billboard'dan 'Woman Of The Year' ödülünü aldıktan sonra konuşmada anlatırken göz yaşlarını tutamadı. Sıradaki kısım bahsi geçen konuşmadan geliyor: ''Destek isteyebileceğim kadın bir emsalim olmasını dilediğimi hatırlıyorum. Camille Paglia, ünlü feminist yazar, kendimi cinsel açıdan göstererek kadınları yüz üstü bıraktığımı söyledi. 'Oh' dedim. O zaman feminist isek cinselliğimiz yoktu. Bunu reddediyorsunuz. Bu yüzden 's*ktir et' dedim.''


Dediğim gibi o dönemce yanlış anlaşılan cinsel hareketleri ona kariyerinin en zorlu dönemlerinden birini yaşattı. Madonna'nın; bu yola çıkarken yapacağı şeylerin, kariyerine vuracağı darbeyi bildiğine eminim. Fakat burada beni ona hayran bırakan şey, kariyerine tonlarca satacak kayıtlarla değil de elini taşın altına sokup kendi doğru bildiğini okuması oldu. Fakat tabi ki de insanlara sözünü dinletemeyeceğini anlamış olacak ki 1994'te kıyafetlerini yeniden giydi ve tam da Amerikan halkının sevdiği r&b türünde olan Bedtime Stories albümünü yayınlayarak uçurumun eşiğine gelen kariyerini kurtarma çalışmalarına başladı.


Yine de sahip olduğu o ruhu hiçbir zaman kaybetmedi. Erotica ve Like A Prayer dönemlerinden sonra da sürekli işleri sansasyonel olmuş olsa da kariyerinin son büyük bombasını 2003 yılında American Life albümüyle patlattı.


Ray Of Light ve Music dönemleriyle başarı bazında ikinci baharını yaşamasının ardından bu sefer daha çok politik anlamda ortalığı karıştıracak bir albümle geri döndü. Amerika'nın barış getirme adı altında İran'a girmesinden tam bir ay önce yayınladığı American Life klibi (aslında klibin sansürsüz orijinal hali) bir podyumda, defile ortamında geçiyordu. Klipte, insanlar merakla podyumu izlerken podyumda askerler, yaranlamış savaş mağdurları ve daha bir çoğunu gördük. Burada Madonna, bana göre bu tarz olayları televizyondan veya başka bir medya ağından takip etmenin ne kadar kolay olduğunu göstermeye çalıştı.

Klibin yarısından sonra Madonna, 'Hell On Wheels' plakalı tankıyla 'Ben bu oyunu bozarım.' edalarıyla podyumu basıyor ve tam bu andan sonra insanların suratlarında bir şok olmuşluk görebiliyoruz. İzlediğinizde fark edeceğiniz daha birçok şey var. Burada bütün klipten söz edecek değilim. Fakat yine ve yine burada altını çizmek istediğim bir nokta var ki o da Madonna'nın cesareti.


Şu ana kadar bu yazıda kariyerinin en büyük sansasyonel anlarından bahsettim fakat asıl dokunmak istediğim noktaya şimdi geliyorum. Sanat, insanlarla iletişime geçebildiğinde güzeldir ve bir sanatçıyı özel kılan eserinin manidarlığıdır. Madonna'yı bu derece önemli bir yıldız haline getiren etken de hiçbir zaman çizgisini bozmaması ve sanatının anlamından asla vazgeçmemesi. Şu an 60 yaşında olabilir ama geri dönüp baktığımda sanki bir sanatçının kariyerinden ziyade bir savaşçının hayatını görüyor gibi oluyorum. İsterse 80, isterse 100 yaşına gelsin. Madonna ve onun dünya üzerindeki etkisi asla unutulmayacak.

Kapanışı Human Nature'ın Sticky & Sweet Tour kapsamında sergilenen versiyonuyla yapmak istiyorum. Okuduğunuz ve ilk yazıma gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederim. Daha fazlası için beklemede kalın.






Yorumlar

  1. Madonna bu kadar güzel anlatılabilirdi.

    YanıtlaSil
  2. Madonnadan bahsederken "papa don't peach" ve "la isla bonita" dönemlerinden evrilip "evita" oluşuna sonrasında "frozen" gibi listeleri altüst eden şarkılarına değinmeden olmaz. ��

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Truman Show ve Alegorizm

'Sex and The City' Aslında Neydi?